Türk tiyatrosunun ustalarından Muammer Karaca, 1955 yılında  Cibali Karakolu’nu ilk kez sahneye koydu. Bir semt karakolundaki polisler ve mahalleli arasındaki ilişkilerden yola çıkan oyun; Henri Keroul ile Albert Barre’ın yazdığı ve ilk kez 1904 yılında Fransa’da sahnelenen Nuits de noces (Zifaf Gecesi) adlı bir bulvar komedisiydi. Daha sonra büyük usta Nejat Uygur tarafından yeniden sahnelendi. Tiyatro sahnesinde izleme şansı bulamayanlar, ekrandan en az beş altı kez Cibali Karakolu’nu seyrettiler. Cafer Sabbah ve Necip Zokka’yı Nejat Uygur’dan izlemek harikaydı. Karaca ve Uygur’u özlemle anarken, Cibali’nin yeni başkomseri Zihni Göktay’ı hayranlıkla izlediğimizi belirtmek isterim. Oyun, sık sık günümüz Türkiye’sinin bam telimize basan olaylarına gönderme yapıyor. Sert mizaçlı başkomiser Cafer Sabbah’ın çapkınlık yaparken dönüştüğü Necip Zokka’sı ile öğrenilmiş kadın erkek ilişkileri ve paranın ilişkiye etkisini çok şık anlatılıyor. Nazire, Hakkı, Naci, Asuman, Sadi, Ayfer, Ayganuş, Perihan, Aliye, Zehra, Taftalı Rıza ve Sıtkı’yla hepten bozulan Cibali’nin asayişi bir türlü sağlanamıyor. İzleyene ise gülerken sorguladığı ve usta oyunculuklara hayran kaldığı bir 3.5 saat kalıyor.

Oyun sonunda ustanın;

‘Semtimizin adı Cibali. Biz burada yıllardır bakkalı çakkalı, manavı, berberi, eczacısı, hallacı, yorgancısı hepimiz burada. Laz’ı, Kürt’ü, Çerkez’i, ateisti, dindarı hepimiz, Yahudi’si, Rum’u, Ermeni’si gül gibi geçinip gidiyoruz. Birbirimizi kırmadan, sevinci ve kederi paylaşarak hoşgörü içinde. Biz istiyoruz ki yalnız Cibali’de değil. Misak-i Milli hudutları içinde bu büyük vatan toprağında herkes birbiriyle kavgasız gürültüsüz geçinsin gitsin. Bıktık, usandık artık! Kavgadan, çatapattan,toptan,silahtan, bombadan. Biz huzur istiyoruz. Barış istiyoruz barış…’

Hepimizin hislerine tercüman olan “Barış” temennisinin en kısa zamanda gerçeklemesini dilerken; oyunu henüz  izlemeyenler,  Şehir Tiyatroları- Kağıthane sahnesine giderseniz keyifli bir 3,5 saat geçirebilirsiniz.

 

Sharing is caring!