Yönetmen Raoul Peck ve Pascal Bonitzer’in senaryosunu birlikte yazdığı film, 1843-1848 arasındaki dönemi anlatıyor. Zaten Karl Marks’ın bütün hayatını, felsefesini, eserlerini anlatmak öyle o kadar kolay değil. Ama bu 5 yıllık dilimin, ideolojik ve politik kimliğini belirginleştiği dönem olması da heyecan uyandırıyor. Henüz 26 yaşında olan, Paris’e sürgüne gönderilen, sonrasında yakın arkadaşı olacak Engels’la tanışan ve birlikte, işçi toplumunun özgürlüğü için adımlar atan genç bir Marks izliyoruz. Film, özellikle açılış sahnesiyle oldukça sert bir giriş yapıyor. En çarpıcı sahneden birisi ise; Marks’ın Engels’e, “Bugüne kadar bütün filazoflar dünyayı yorumladı. Ama mesele dünyayı yorumlamak değil, dünyayı değiştirmektir.” dediği sahne. Marks ve Engels, sadece kitapları ve sözleriyle değil, eylem adamı yönüyle de anlatılıyor. Polis gözaltıları, işçi toplantıları, grevler ve direnişlerle geçen bir sürgün dönemi.
Film, festivallerin ardından kısa bir sürede olsa vizyona girdi. Sayılı sinemada ve seyrek seanslarla. Festivalin en çok izlenen, eleştirmenlerden iyi notlar alan filmleri listesinde ilk onda yer aldı. Özellikle Marks’ı oynayan August Diehl’in performansı çok iyi. İzlemeyenler,  dvd olarak kitabevlerinden temin edebilirler.
YÖNETMEN : PAOUL PECK
SÜRE:               1 SAAT 58 DAK.
TÜR:                 DRAM, TARİHİ, BİYOGRAFİK
PUAN :             7.7

Sharing is caring!