‘Oğlunun geri döndüğü sanrısı geçip gidene kadar uzunca bir süre hamakta öylece oturdu, çayırteresi tohumları çiğneyip durdu. Sonrada içini çekti, “O benim hayatımın erkeğiydi,” dedi.’
Baş karakterinin öldürüleceği daha romanın ilk satırlarından belli, yinede Marquez okurunun ilgisini son satıra kadar diri tutmayı başarıyor. Santiago Nasar’ı bekleyen kaçınılmaz sona, onun hakkında başkalarının verdiği bilgileri okuyarak ulaşıyoruz. Bir namus cinayetine kurban gitmeden önce, onu çevresindeki insanların bakış açısından görebiliyoruz. Marquez, toplumsal değerlerin birey üzerinde baskısını ve bireyin davranışlarına etkisini, namus cinayeti üzerinden anlatıyor. Önlenebilecek bir cinayet için hiç kimse bir şey yapmıyor. Böylece bir cinayetin arka planıyla birlikte, bir halkın ortak davranış biçimlerinin portresi çizilmiş oluyor. Kendi içinizde masum yada değil, gencecik bir adamın cinayetini önlemek için durdurulamaz bir arzu duyuyorsunuz. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Marquez’in, “Yüzyıllık Yalnızlık”, “Kolera Günlerinde Aşk” kitapları arasında birinci olamasa da, en sevilen kitaplarından birisi. Kırmızı Pazartesi’nin 1987 yılında yayımlanan bir sinema uyarlaması da var.
Yazar : Gabriel García Márquez
Özgün dili : İspanyolca
Özgün adı : Crônica de una Muerte Anunciada
Kitap türü : Roman