Son Yörük obası yayladan düze inmiş, konmak için bir düzlük aramaktaydı. Yüzlerce yıldır kışlak olarak kullandıkları düzlükler parsellenerek insanlara tapulandırılmıştı. Gittikleri her yerde saldırıya uğradılar ya da birileri onlardan para koparmaya çalıştı. Kültürlerini devam ettirmek için çabalarken, canlarından olmak tehlikesi de vardı. Hıdırellez şenliklerinde, göçerler kış için sığınacak toprak bulmayı dilediler. Oysa kış onlar için bir yok oluş öyküsüne dönüşecekti. Romana ismini de veren Binboğalar Efsanesi bir Yörük efsanesidir. Horasanlı Demirci Haydar Usta’nın yörük halkı için çareler araması ve torunu Kerem ve Yörük güzeli Ceren’in başından geçenler anlatılır. Efsaneye göre sevenlerin kavuşmasına izin vermeyenlere öfkelenen Toros Dağları bin tane boğaya dönüşüp Çukurova’nın üzerine yürümüştür.

« Ağlar bu mezarlıkta yörükler her gece
Bakıp iri yıldızları davar sanmaktan
Düşünür eski günleri… iskandan önce
Geride kalmanın hüznü yamanmış yaman. »

Bu roman, Türk Edebiyatının en değerli kalemlerinden Yaşar Kemal’in  bir kültürün yok oluşuna yaktığı ağıttır, betimlemeleriyle okuru sarsar. Fazlasıyla hüzünlü ama bir o kadar da vazgeçmemenin ve mücadelenin hikayesidir.

…umutsuz olmayın, umutsuzluk kötüdür, beladır. Umutsuzluk diri, canlı, soluk alan insana yakışmaz. Umutsuzluk ancak ölülere mahsustur…” Yaşar Kemal

Yazan :       Yaşar Kemal

Yıl :              1971

Yayınevi :   YKY

Puan :          9.5

Sharing is caring!