‘Bir martıyım ben. Yo, hayır, hayır… Hatırlıyor musunuz, bir martı vurmuştunuz? Rastlantı sonucu bir adam geliyor, yapacağı bir şey olmadığı için can sıkıntısından öldürüyor onu… Küçük bir öykünün konusu olabilir bu… Ama bu öyle değil… (Alnını ovuşturur.) Neler söylüyorum ben?.. Sahneden söz ediyorum. Artık değiştim ben… Şimdi gerçek bir aktrisim. Haz duyuyorum sahnede olmaktan. Heyecanla, kendimden geçerek oynuyorum ve harika buluyorum kendimi. Şimdi burada olduğum sürece hep yürüyorum, durmadan yürüyorum ve ruhsal yönden günden güne nasıl güçlendiğimi hissediyorum… Şimdi biliyorum Konstantin, anlıyorum, bizim işimizde ?oynuyor olsak da, yazıyor olsak da? önemli olan ün, parlaklık, hayalini kurduğumuz şeyler değil, sabretmeyi bilmektir. Kaderine razı ol ve inan… İnanıyorum ben, artık acı duymuyorum, görevimi düşündükçe yaşamdan korkmuyorum.‘ der Nina Mihalayeviç Zareçnaya. Bir gölün kenarındaki Sorin çiftliğinin bahçesindedir. Sorin Çiftliği’nin genç sahibi Konstantin Gavriloviç Treplev, yazdığı bir oyunla iki kadının birden gönlünü çalmak niyetindedir. Oysa bu kadınlardan birisi olan Nina, ünlü bir aktris olma tutkusuna kapılmıştır. Diğer kadın İrina Nikolayevna Arkadina’nın ise ünlü bir aktris olarak kalmaktan başka tutkusu yoktur. Bu yüzdendir ki, Konstantin umarsızca fark edilmeye çalışmaktadır. Annesi İrina, yazar Boris Alekseyeviç Trigorin ile saplantılı bir aşk yaşamakta, çiftlikle hasta dayısı ve kendisini neredeyse beş parasız yaşamaya mahkum etmektedir. Bu kasvetli göl kenarında, Nina’nın aşkına tutunmuştur. Nina ise yazar Boris’in çekimine çoktan kapılmıştır. Çiftlik kahyasının melankolik kızı, kahyanın karısı ile arasındaki anlamsız soğukluk, bir doktor, bir öğretmen, bir albay. bir hizmetli, yazar ve İrina’nın zoraki ilişkisi, dayının bir an önce bu kasvetli çiftlikten kurtulma hayali… Oyunun başında ‘Martı’ olmaya en güçlü aday, kahyanın kızı Maşa’dır. Oysa birbirleriyle iletişim kurmayı başaramayan bu bir avuç mutsuz insanın her biri birer ‘Martı’ dır. Uçamayan, yaralı, umarsızca çığlık atan bir avuç ‘Martı’. Oyunun ana teması; iletişimsizlik. Öyle ki karakterler, kendi ruhlarıyla bile iletişim kuramamaktadır. Ya göl kenarından ayrılamazlar yada başladıkları noktaya geri dönerler.
YAZAR : ANTON ÇEHOV
ÇEVİREN : BEHÇET NECATİGİL
YÖNETEN: YILDIRIM FİKRET URAĞ
OYUNCULAR : ERSIN SANVER, HAKAN ARLI, JÜLİDE KURAL, KAMER KARABEKTAŞ, MERT ASUTAY, MERT AYKUL, MERT TANIK, NAZİF UĞUR TAN, PELİN ABAY, ROZET HUBEŞ, YEŞİM KOÇAK, Z.BAHAR ÇEBİ
SÜRE : 150 DAK, 2 PERDE