Mohsen Namjoo, mütevazi bir ruh. Sahip olduğu enfes müzik kabiliyetine, dünyanın her yanındaki hayranlarına rağmen şöhret yerine sade bir müzisyen olmayı ve sadece müziğini yaşamayı seçmiş.  Onu sahnede izleyenlerin daha iyi anlayabileceği bir tılsımı var. Müziği başladığı anda sanki hayatla ilgili her şey duruyor. Kendinizi başka bir evrende, üstelik daha naif, tutkulu, hür bir evrende buluyorsunuz. Setar çalmaya başladığı anda dünya güzelleşmeye başlıyor. Shirin Shirinam söylediğinde, dilini bilmeseniz de şarkının ruhunu hissediyorsunuz.

Namjoo, 5 Ağustos akşamı, bu yıl İstanbul’da ikincisini gerçekleştirdiği konserinde, Farsça, Kürtçe ve Türkçe şarkılar seslendirdi. Setar, gitar ve dutar çaldı. Bateride Yahya Alkhansa, elektro gitarda Anders Nilsson, bas gitarda Sean Conly eşlik etti. Bu dörtlünün sahnesi inanılmaz derecede güçlüydü. Aysel Gürel’in “İstanbul Hatırası” şarkısını söylerken de, “Iraneh Khanom” şarkısını seslendirirken de aynı derece de duygu doluydu. İran’dan ve insanının yaşadığı zorluklardan bahsederken gözyaşlarını tutamadı. Konser süresince enerji bir an düşmedi. Yeniden İstanbul’a geleceğini, Şubat ayında bir albüm çıkaracağını biliyoruz. Ayrıca kendi hayatını, müziğini anlatan bir kitap çıkaracağını da duyurdu.

Her ne kadar konserlerinde konuşma yapmak adeti olmasa da, Açıkhava Konseri bitiminde izleyicilerine seslenerek;

“İran’da ekonomik durumlar ne kadar kötü olsa da buraya beni izlemeye gelen İranlı dostlara çok teşekkür ediyorum. Ayrıca Türk dostlarıma da misafirperverliğinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Hepinizi seviyorum.” ifadelerini kullandı.

 

 

Sharing is caring!