Sadık Hidayet, Tahran doğumlu, Modern İran Edebiyatı’nın önde gelen düz yazı ve hikaye yazarı. Eğitim görmek için Avrupa’ya giden, diş hekimliği okumak istese de, sonradan mühendislik okumaya yönelen, resim yapan, Budizm’i araştıran, hatta Buda’nın kimi yazılarını Fransızca’ya çeviren, Beethoven ve Çaykovski dinlemeyen, batı tarihi yanında, İran tarihi ve folklorunu araştıran, İran’ın gerilemesinden sorumlu tuttuğu monarşiye tepki vermekten çekinmeyen bir edebiyatçıdır. Monarşi ve ruhban sınıfına yönelttiği yoğun eleştiriler ve milletin iflah olmaz körlüğü ve sağırlığını ateşli bir şekilde eleştirmekten geri durmamıştır. Hidayet, son eseri Кafka’nın Mesajı’nda, ayrımcılık ve baskı sonucunda yaşanabilecek bir melankoli, umutsuzluk ve ölüm halinden bahsetmiştir. 25 yıllık arkadaşı Bozorg Alevi ölümünü şöyle anlatır;

“Paris`te günlerce, havagazlı bir aρartman aradı, Championnet caddesinde buldu aradığını. 9 Nisan 1951 günü dairesine kaρandı ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı. Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu, onu mutfakta yerde yatar buldu. Tertemiz giyinmiş, güzelce tıraş olmuştu ve cebinde parası vardı. Yakılmış müsveddelerin kalıntıları, yanıbaşında yerde duruyordu.”

Mezarı Yılmaz Güney’in de yattığı Père Lachaise mezarlığındadır.

Kör Baykuş, düşle gerçeğin birbirine karıştığı, okuru sıklıkla şaşırtan, kendine özgü bir yapısı olan, anlatıcı yada kahramanın romandaki kişilere dönüştüğü, imkansız olan her şeyin garip bir şekilde okur tarafından yadırganmadığı bir romandır. Karanlık bir anlatıma sahiptir. Halasıyla yaşayan ve sırf annesi gibi gördüğü halasının kızı olduğu için kuzeniyle evlenen bir adamın, gözünü kan bürüyecek hale dönüşümü ve akabinde işlenen bir cinayet üzerine kurgulanmıştır. Anlatıcı bir ressamdır. Kendini sıradan olarak niteleyen, hep kendini tekrar ettiğini söyleyen ve hatta kendini başarısız bulan bir ressam. Romanda “göz imgesi” önemli bir yer tutar. Göz, çevrede görülebilecek her şeyi, her varlığı görebilir; ancak, göz hiçbir zaman kendini göremez. Anlatıcı bu çelişkinin farkındadır ve büyük bir ıstırap içindedir. Belkide yeterince iyi olmamasının sorumlusu bu çelişkidir. Ve sadece ölüm bu ıstırabı bitirebilir. Candan vazgeçmek, can almak, canlıyken bir ruha, insanken bir katile dönüşmek arasındaki gidip gelir. Sonunda amacına ulaştığında son bir kez dönüşür ve

“Şimdi gözleri elimdeydi benim, gözlerindeki ruhu kâğıda geçirmiştim.” (Kör Baykuş, s.28) der.

 

Yazar:              SADIK HİDAYET
Yayınevi :        YAPI KREDİ YAYINLARI
Çeviri:             BEHCET NECATİGİL
Sayfa Sayısı:   100

 

 

Sharing is caring!