“Bir duruşmada tek tarafı dinleyerek verilen karar doğru olsa bile, hiçbir zaman adil olamaz.” der Seneca. On iki öfkeli adam da, babasını kasten öldürdüğü konusunda tanıklar olan bir genç ve onu elektrikli sandalyeye gönderecek kararı vermek üzere seçilmiş bir jüri var. Genç adamın kendini savunmadığı, sorulara tatmin edici yanıtlar veremediği bir duruşma sonrası jüri odaya çekilmiştir. Kilitli bir kapı ardında, sinirleri yıpranmış, layakıt, fevri, ürkek, vurdumduymaz, duyarlı, sabırsız bu on iki adamın gençle ilgili oy birliği ile karar vermesi şarttır. Aksi halde jüri çekilecek ve duruşma yeniden başlayacaktır. 11 jüri üyesi tereddütsüz genç adamı ölüme mahkum eder. Ama içlerinden birisinin soracak soruları ve makul şüpheleri vardır. Jüri, delil sayılan bıçak, şahitler, gencin cevaplayamadığı sorular hakkında mantıki açıklamalar yapar. Önceleri onu dinlemeyen, yumruklarını sıkıp onu tehdit eden hatta çürütmeye çalışan diğer üyeler, zaman içinde genç adamın suçluluğundan şüphe duymaya başlar. Adalet kavramını sorgulayan oyun metni ve oyunculuklar başarılı. “Katil kim?” sorusu yerine “Sanık katil mi?” sorusuna yanıt aranıyor. Üyeler arasında kadın olmaması ve jüri başkanının özensiz kıyafeti göze batıyor. Bazı oyuncuların mimikleri ve performansı daha etkin. Kadro; Ahmet Özaslan, Ali Gökmen Altuğ, Burteçin Zoga, Enes Mazak, Erkan Akkoyunlu, Gün Koper, Kutay Kırşehirlioğlu,Mehmet Avdan, Metin Çoban, Nihat Alpteki, Rahmi Elhan, Serdar Orçın, Yalçın Avşar. Bu sezon mutlaka izlenmesi gereken oyunlardan olduğunu söylemeliyim. İlk sahnelenme tarihi 1950 olan oyun, 1957’de sinemaya da uyarlanmış.